Turkish Basic Course Unit 03 with Sentences

Beschreibung

Unit 03, with Sentences, Turkish Basic Course
Beyhan Kurt
Karteikarten von Beyhan Kurt, aktualisiert more than 1 year ago
Beyhan Kurt
Erstellt von Beyhan Kurt vor mehr als 2 Jahre
5
3

Zusammenfassung der Ressource

Frage Antworten
akıllı 'Albert Einstein akıllı.' smart 'Albert Einstein is smart'
aptal 'Bill Gates aptal değil.' stupid 'Bill Gates is not stupid.'
arkadaş 'Arkadaşlar ile piknik yaptık.' friend 'We had a picnic with friends.'
arkadaşım 'Arkadaşım mutsuz.' my friend 'My friend is unhappy.'
asker 'Eşiniz asker mi?' soldier 'Is your spouse a soldier?'
Askeri ataşe 'Ben askeri ataşe olarak çalıştım.' Military attache 'I worked as a military attache.'
askeri 'Amerikalılar İncirlik askeri üssüne geldiler.' military 'Amerikans came to the Incirlik military base.'
ay 'FSI'da sekiz ay Türkçe çalıştım.' month 'I studied Turkish at FSI for eight months.'
Baş Müsteşar 'Baş Müsteşar odaya girdi.' DCM 'DCM entered the room.'
baş 'Listenin başında Tarkan var.' head,top 'There is Tarkan on top of the list.'
Başkan 'Başkan Obama idealist.' President 'President Obama is idealist. '
Başkonsolos 'Başkonsolos odadan çıktı.' Consul General 'Consul General left the room.'
Bay 'Bay Smith eşini aradı.' Mr. 'Mr. Smith called his wife.'
Bayan 'Bayan Smith telefonu açmadı.' Miss.,Mrs. 'Mrs. Smith did not answer the phone.'
bayram 'Bu bayram plaja gitmedik.' holiday 'We did not go to the beach this holiday.'
bina 'Bu binada hasar var.' building 'There is damage on this building.'
bu 'Bu şehirde yaşadım.' this 'I lived in this city.'
büyük 'Bu sınıf büyük.' big 'This classroom is big.'
Büyükelçi 'Geçen yıl büyükelçi ile tanıştın.' Ambassador 'You met the Ambassador last year.'
ciddi 'Bu dişçi çok ciddi.' serious 'This dentist is very serious.'
cömert 'Ben cömert miyim?' generous 'Am I generous?'
Cuma 'Cuma günü çocuklarla parkta oynadım.' Friday 'I played with the kids at the park on Friday.'
Cumartesi 'Cumartesi günü partiye gittim.' Saturday 'I went to a party on Saturday.'
çalışkan 'FSI'da öğrenciler çok çalışkan.' hardworking 'The students at FSI are hardworking.'
Çarşamba 'Doğum günüm bu çarşamba.' Wednesday 'My birthday is this Wednesday..'
çirkin 'O kız çirkin değil.' ugly 'That girl is not ugly.'
çocuğunuz 'Çocuğunuz hangi okula gidiyor?' your child 'Which school is your child going to?'
çocuk 'Çocuk olmak güzel.' child 'To be a child is nice.'
çöp 'Çöp attım.' trash 'I threw the trash.'
çünkü 'Çünkü bu lokanta iyi değil.' because 'Because this restaurant is not good.'
doğru 'Bütün cevaplar doğru.' correct,straight 'All answers are correct.'
doğum günü 'Doğum günün kutlu olsun.' birthday 'Happy birthday to you.'
doğum 'Doğumdan sonra diyet yaptı.' birth 'She went on a diet after birth.'
dürüst 'O gazeteci dürüst mü?' honest 'Is that journalist honest?'
egoist 'Ben egoist değilim.' selfish 'I am not selfish.'
Ekonomik İşler Memuru 'Ben Ekonomik İşler Memuru değilim.' Econ. Officer 'I am not an Econ Officer.'
ekonomik '' economical ''
enerjik 'Lale enerjik bir öğrenci.' energetic 'Lale is an energetic student.'
evde 'Evde çok bira var.' at home 'There are many beers at home.'
gelecek 'Gelecek için umutluyum.' next 'I am hopeful for the future.'
genç 'Genç öğrenci her gün çalıştı.' young 'Young student studied every day.'
Güvenlik memuru 'Bu sabah güvenlik memuru ile buluştu.' Security officer 'He met with the security officer this morning.'
güvenlik 'Güvenlik hakkında bilgi aldım.' security 'I got information about security.'
hafta sonu 'Gözlükçü hafta sonu çalışmadı.' weekend 'Optician did not work on the weekend.'
hafta 'Bu hafta metro ile geldik.' week 'This week,we came by metro.'
haklı 'Okuyucu çok haklı.' rightful 'The reader is rightful.'
her 'Her meyve çok lezzetli.' each 'Each fruit is very delicious..'
hizmet 'Garsonun hizmeti çok hızlıydı.' service 'The waiter's service was very fast.'
ırk 'Din, dil, ırk fark etmez.' race 'Religion, language, and race don't matter.'
idari işler memuru 'İdari İşler Memuru odada kaldı.' Admin. Officer 'Admin. Officer stayed in the room.'
idari 'O idari işlere baktı.' administrative 'He looked at administrative duties.'
iktisat 'Üniversitede iktisat okudum.' economy 'I studied economy at university.'
iktisatçı 'Sen de iktisatçı mısın?' economist 'Are you also an economist?'
ile 'Parka Canan ile gittim.' with 'I went to the park with Canan.'
ince 'Bu ince kız kim?' thin,slim 'Who is this slim girl?'
kamyon 'Biz buraya kamyon ile vardık.' truck 'We arrived here by truck.'
kolay 'Türkçe kolay bir dil değil.' easy 'Turkish is not an easy language.'
konsolos 'Başkan ile konsolos yemek yedi.' consul 'President and consul had dinner. '
kuvvetli 'Biz çok kuvvetliyiz.' strong 'We are very strong.'
küçük 'Arkadaşıma küçük bir hediye verdim.' small 'I gave a small gift to my friend.'
kültür 'Kültür çok önemli.' culture 'Culture is very important.'
lütfen 'Lütfen, oturun.' please 'Please, sit down.'
memur 'Memur işe geç geldi.' officer 'The officer came to work late.'
meşgul 'Balıkçı çok meşgul.' busy 'The fisherman is very busy.'
mevsim 'Bir yılda 4 mevsim var.' season 'There are 4 seasons in a year.'
mutlu 'Eşim ile çok mutluyum.' happy 'I am very happy with my spouse.'
mutsuz 'Ali sınavdan sonra mutsuz oldu.' unhappy 'Ali became unhappy after the exam.'
neşeli 'Çiçekçi çok neşeli.' joyful 'Florist is very joyful.'
niçin 'Niçin otobüs ile geldin?' why 'Why did you come by bus?'
o 'O adam bana yardım etti.' that 'That man helped me.'
orada 'Öğrenciler orada.' in there 'Students are there.'
öğrenci 'Öğrenci misin?' student 'Are you a student?'
öğretmen 'Öğretmen kitap okudu.' teacher 'Teacher read a book.'
önemli 'Başkan önemli bir karar verdi.' important 'The president gave an important decision.'
Pazar 'Her pazar kiliseye gittiler.' Sunday 'They went to church every Sunday.'
Pazartesi 'Bu pazartesi meşgul müsün?' Monday 'Are you busy this Monday?'
Perşembe 'Perşembe günü bir toplantı var.' Thursday 'There is a meeting on Thursday.'
posta 'Posta hala gelmedi.' mail 'The mail did not come yet.'
sabırlı 'Sen sabırlısın.' patient 'You are patient.'
sabırsız 'Bankacı sabırsız değil. ' impatient 'The banker is not impatient.'
sağ 'Sağ ayağım büyük.' right,alive 'My right foot is big.'
sakin 'Sakin misin?' calm,quiet 'Are you calm?'
Salı 'Her salı tenis oynuyorum.' Tuesday 'I play tennis every Tuesday'
sanat 'Sanat dersi sıkıcı değil.' art 'The art class is not boring.'
Siyasi İşler Memuru 'Siyasi İşler Memuru konuşma yaptı.' Political Officer 'Political Officer gave a speech.'
siyasi 'Bakanlar siyasi konular hakkında konuştular.' political 'The minister spoke about politicial issues.'
sol 'Bu bina solda.' left 'This building is on the left.'
son 'Ben son çocuğum.' last,or end 'I am the last child.'
süt 'O süt satın almak istiyor.' süt 'She wants to buy milk.'
şehir 'Eşim ile bu şehirde tanıştım.' city 'I met my spouse in this city.'
şirket 'Patron şirkete gelmedi.' company 'Boss did not come to the company.'
şişman 'Şişman bir adam dört ekmek yedi.' fat 'A fat man ate four breads.'
tembel 'Kitapçı çok tembel.' lazy 'Book seller is very lazy.'
ünlü 'Bu fotoğrafçı ünlü.' famous 'This photographer is famous.'
üzgün 'Onun için üzgün değilim.' sad 'I am not sad for her/him.'
vapur 'Biz işe vapur ile geldik.' ferryboat 'We came to work by ferryboat.'
vize 'Sena Amerika için vize aldı.' visa 'Sena got a visa for Amerika.'
yakışıklı 'Bu futbolcu yakışıklı değil.' handsome 'This soccer player is not handsome.'
yardım 'Yardıma ihtiyacınız var mı?' help,aid 'Do you need help?'
yaşlı 'Bu adam yaşlı mı?' old 'Is this man old?'
yazar 'Yazar ve ressam tartıştı.' writer 'The writer and the painter argued.'
yıl 'Bu yıl tatile gitmediler.' year 'They did not go to the vacation in this year.'
zayıf 'Fransız manken çok zayıf.' thin,weak 'French model is very thin.'
almak 'Marketten ne aldın?' to take, to buy 'What did you buy from the market?'
anlamak 'Anladınız mı?' to understand 'Did you understand?'
bakmak 'Kız pencereden dışarıya baktı.' to look 'The girl looked outside from the window.'
çıkmak 'Lütfen, binadan çıkın.' to exit 'Please, exit the building.'
davet etmek 'Kızarkadaşımı partiye davet ettim.' to invite 'I invited my girlfriend to the party.'
demek 'Başkan Obama ne dedi?' to say 'What did President Obama say?'
dönmek 'Okuldan henüz dönmedi.' to return 'S/he didn't return from school yet.'
gidiyor 'Bu hafta tatile gidiyor.' she/he is going 'This week he's going on a vacation.'
girmek 'Adamlar binaya girdi.' to enter 'The men entered the building.'
istemek 'Çocuk dondurma istedi.' to want 'The children wanted ice cream.'
istiyorum 'Bir şey sormak istiyorum.' I want 'I want to ask something.'
oynamak 'Futbolcu iyi oynamadı.' to play 'The soccer player didn't play well.'
sürmek 'Çok hızlı araba sürdüm.' to drive,to last 'I drove very fast.'
tanıştırmak 'Beni bakanla tanıştırdı.' to introduce 'S/he introduced me to the minister.'
yönetmek 'Müdür toplantıyı yönetti.' to direct 'The manager directed the meeting.'
acaba '' I wonder? ''
buyurun '' please go ahead ''
Çaya buyurun '' come over for a cup of tea ''
geçmiş olsun '' get well soon ''
maalesef '' unfortunatelly ''
memnuniyetle '' with pleasure ''
Pardon sözünüzü kesiyorum '' I am sorry for intrrupting ''
tamam '' ok,complete ''
Zusammenfassung anzeigen Zusammenfassung ausblenden

ähnlicher Inhalt

Das erste Jahr an der Uni
JohannesK
05_Gesellschaft mit beschränkter Haftung (GmbH)
Stefan Kurtenbach
PuKW Step 6 Teil 2
Mona Les
LEK 1-1
tobifant
Schülern richtig Feedback geben
Laura Overhoff
Netzwerkdienste
DFairy
GPSY PEPS
Simon Wirsching
Fend - 4 Funktionen von Schule
Josephine .
KPOL-Fragen (sofort überprüfbar)
Tim Schröder
Tierhaltung/-hygiene Klausur 2017
Kim Langner
MS-1.3: Folienpaket 5
Stephanie Hendricks