Turkish Basic Course Unit 06 with Sentences

Beschreibung

Karteikarten am Turkish Basic Course Unit 06 with Sentences, erstellt von Beyhan Kurt am 26/05/2022.
Beyhan Kurt
Karteikarten von Beyhan Kurt, aktualisiert more than 1 year ago
Beyhan Kurt
Erstellt von Beyhan Kurt vor mehr als 2 Jahre
11
3

Zusammenfassung der Ressource

Frage Antworten
abla 'Ablası ile telefonda konuşuyor.' older sister 'H/She is talking on the phone with her sister. '
ağabey/abi 'Senin abin ne yapıyor?' older brother 'What is your brother doing ?'
aile dostu 'Aile dostlarımız bu akşam yemeğe geliyorlar.' family friend 'Our family friends are coming to dinner tonight.'
aile 'Aile çok önemli bir unsur.' family 'Family is a very important element.'
Akdeniz 'Akdeniz,Avrupa ve Afrika arasında.' Mediterranean Sea 'The Mediterranean Sea between Europe and Africa'
akraba 'Annemin akrabaları Ankara'da oturuyor.' relative 'My mother's relatives are living in Ankara.'
alt 'Masanın altında bir kedi var.' under 'There is a cat under the table.'
altın 'Altın piyasası artışta.' gold 'The gold market is on the rise.'
amca 'Babamın erkek kardeşi benim amcam.' uncle 'My father's brother is my uncle.'
anne 'Onlar çok fedakar annelerdir.' mother 'They're very devoted mothers.'
anneanne 'Anneannesini geçen yıl kaybetti.' grandmother 'She lost her grandmother last year.'
antika 'Ablam antika mobilya seviyor.' antique 'My sister likes antique furniture.'
arası 'Ege Denizi Türkiye ve Yunanistan'ın arasında.' between 'The Aegan sea is between Turkey and Grece.'
arka 'Amerikan Büyükelçiliği'nin arkasında ne var?' back 'What is behind the American Embassy?'
Asya 'Çin Asya'da.' Asia 'China is in Asia.'
at 'Yeğenim attan düştü.' horse 'My nephew fell from the horse.'
atölye 'Bugün atölye açık değil.' studio 'Today the studio is not open.'
Avrupa 'Avrupa'da bu sene sert bir kış vardı.' Europe 'There was a rough winter in Europe this year.'
baba 'Babama söz verdim.' father 'I gave a promise to my father.'
babaanne 'Babaannemi çok özledim.' grandmother 'I miss my grandmother very much.'
bakır 'Bu duvar saati bakır.' copper 'This wall clock is copper.'
balıkçı 'Dört balıkçı fırtınanın ortasındaydı.' fisherman 'Four fisherman were in the middle of storm.'
bardak 'Bir bardak su istiyor musun?' cup,glass 'Do you want a cup of water?'
bence 'Bence, doktora gitmeniz gerekiyor.' in my opinion 'In my opinion, you must go to the doctor.'
berber 'Berber radyo dinliyor.' barber 'The barber is listening to the radio.'
bilgisayar 'Şimdi Tolga bilgisayarda.' computer 'Tolga is on the computer now.'
birkaç 'Birkaç ağacın yaprağı kırmızı.' few,several 'The leaves of a few trees are red.'
Boğaz/boğaz 'İstanbul Boğazı 31 km uzunluğunda.' Straits/throat 'Istanbul Strait is 31 km.'
boş 'Büyükannemin odası boştu.' empty 'My grandmother's room was empty.'
botanik 'Botanik bahçesini gezmeye gittik.' botanic 'We went to tour the botanic garden.'
bozuk 'Asansör her zaman bozuk.' out of order 'The elevator is always out of order.'
bölüm 'Türk bölümünde parti var.' section 'There is a party at the Turkish section.'
burun 'Ünlü manken burun ameliyatı oldu.' nose 'The famous model had nose surgery.'
büyükbaba 'Büyükbabam huzur evine taşındı.' grandfather 'My grandfather moved to the nursing home.'
cam 'Gözlük için yeni bir cam alman lazım.' glass 'You need to get a new glass for the glasses.'
çalışma odası 'Başkan çalışma odasından dışarı çıkmadı.' study room 'The President did not go out of his study room.'
çanta 'Çantanızda ne var?' bag,purse 'What is in your bag?'
çelik 'Bu çelik kapının kolu kırık.' steel 'This steel door's handle is broken.'
çınar 'Çınar ağacın altına oturdum.' sycamore tree 'I sat under the sycamore tree.'
çiftlik 'Çiftliğin arkasında nehir var.' farm 'There is a river behind the farm. '
çikolata 'Kız kardeşim sütlü çikolata sevmiyor.' chocolate 'My sister does not like chocolate milk. '
çorba 'Annemin tavuk çorbası çok iyi.' soup 'My mother's chicken soup is very good.'
dağlık 'Türkiye dağlık bir ülkedir.' mountainous 'Turkey is a mountainous country.'
dayı 'Ayşe'nin hiç dayısı yok.' uncle (mother' brother) 'Ayse does not have any uncle.'
dede 'Dedem ve erkek kardeşim parka gittiler.' grandfather 'My grandfather and my brother went to the park.'
dergi 'Zeynep'in dergisi çantasının içinde.' magazine 'Zeynep's magazine is inside her bag.'
dernek 'Dernekte görüşmek üzere.' association 'See you in the association.'
dış 'Genellikle fabrikalar şehrin dışındadır.' outside,exterior 'Factories are usually outside of the city. '
dil 'Bu iş için 3 dil bilmesi lazım.' language;tongue 'H/She has to know 3 languages for this job.'
dolap 'Senin dolabın çok kirli.' cupboard 'Your cupboard is very dirty.'
dost 'Dostunu iyi seçmen gerekiyor.' good friend 'You should choose your friend well.'
dosya 'Muhasebeci dosyaları arabada unuttu.' file, folder 'The accountant forgot the files in the car.'
durum 'Duruma bağlı.' situation 'It depends on the situation.'
Ege Denizi 'Ege Denizi'nin suyu tuzlu mudur?' Aegean Sea 'Is the Aegean Sea's water salty?'
erkek 'İnşaat erkek işi midir?' male 'Is construction a man's job?'
eşarp 'Kız arkadaşıma kırmızı bir eşarp aldım.' scarf 'I bought a red scarf to my girlfriend.'
fena 'Onların önerileri fena değil.' bad 'Their advises are not bad.'
fikir 'Herkesin fikirlerine saygı göstermemiz gerek.' idea 'We should show respect for everbody's opinions.'
gemi 'Yük gemisi boğaza yaklaştı.' ship 'The cargo ship approached the strait.'
genel olarak 'Genel olarak çalışkan bir kadın.' in general 'She is generally a hardworking woman.'
geniş 'Biz geniş bir koridorda yürüdük.' wide 'We walked down a wide corridor.'
gerek 'Yeni bir araba almam gerekiyor.' necessary 'It's necessary for me to buy a new car.'
gezi 'Bizim müdür iş gezisine gitti.' tour 'Our manager went to a business trip.'
gibi 'Diğerleri gibi sırada beklemen lazım.' like 'You have to wait in line like others.'
giyinme odası 'Giyinme odası nerede?' dressing room 'Where is the dressing room?'
göl 'Genç çift gölün etrafında yürüdü.' lake 'The young couple walked around the lake.'
göre 'Yazara göre makalenin ana fikri ölüm.' according 'According to the author, the gist of the article is death.'
gümüş 'Gümüş kolyeyi nerden aldın?' silver 'Where did you buy the silver necklace?'
hakem 'Bence,hakem yanlış bir karar verdi.' arbitrator,referee 'In my opinion, the referee gave a wrong decision.'
hala 'Halamın iki kızı var.' aunt(father's sister) 'My aunt has two daughters.'
han 'O hanın adresi nedir?' inn 'What is the adress of that inn?'
harika 'Pink Floyd harika bir konser verdi. ' marvelous 'Pink Floyd gave a marvelous concert.'
havalimanı 'Onların havalimanına gelmeleri lazım.' airport 'They have to come to the airport.'
havuz '3 yaşındaki çocuk havuza düştü.' pool 'The 3 year old child fell into the pool.'
hayvanat bahçesi 'Arslan hayvanat bahçesinden kaçtı.' zoo 'The lion escaped from the zoo.'
hazırlık 'Düğün hazırlıkları bitmedi.' preparation 'The wedding preparation did not finish.'
hemen hemen 'Konser hemen hemen 2 saat sürdü.' more or less 'The concert lasted more or less 2 hours.'
hemşire 'Hemşirenin dinlenmesi lazım.' nurse 'The nurse needs to rest.'
herkes 'Herkes sınıfta mı?' everybody 'Is everbody in the class?'
iç 'Evin içinde kötü bir koku var.' inside,interior 'There is a bad smell inside the house.'
il 'Adana ilinde yaşamıyorum.' province 'I do not live in Adana province.'
ilkokul 'İlkokul öğretmeni olmak zor.' elementary school 'Being an elementary school teacher is hard.'
imkansız 'Seni sevmem imkansız.' impossible 'It's impossible for me to love you.'
ipek 'Bu ipek bluz çok pahalı.' silk 'This silk blouse is very expensive.'
iş hanı 'İş hanında ne işin var?' commercial building 'What are you doing in the commercial building?'
jimnastik salonu 'Jimnastik salonu akşam 10'da kapanıyor.' gym 'The gym is closing at 10 pm.'
kadeh 'İki kadeh şaraptan sonra sarhoş oldu.' glass,goblet 'H/She became drunk after two glasses of wine.'
kanepe 'Kanepede uyuman lazım.' sofa 'You have to sleep on the sofa.'
kapı 'Kapının kolu kırık.' door 'The door handle is broken.'
Karadeniz 'Amcam ve onun ailesi Karadeniz bölgesindeler.' Black Sea 'My uncle and his family are in the Black Sea area.'
kardeş 'Üç kardeşim var.' sibling 'I have three siblings.'
karşı 'Okul karakolun karşısında.' across 'The school is across from the police department.'
kasap 'Kasabın psikolojik sorunları var.' butcher 'The butcher has psychological problems. '
kat 'Teyzenler kaçıncı katta oturuyor?' floor,story 'Which floor does your aunt's family live on?'
kayık 'İki kayık birbirine çarptı.' boat 'Two boats hit each other.'
keten 'Erkek kardeşime mavi keten bir gömlek aldım.' linen 'I bought a blue linen shirt to my brother.'
keyifle 'Türk kahvesini keyifle içtim.' with enjoyment 'I drank the Turkish cofee with enjoyment.'
kıta 'Dünyanın en büyük kıtası Asya.' continent 'Asia is the largest continent in the world.'
kız 'Şu kız okulun birincisidir.' girl 'That girl is the first in the school.'
kızı 'Ablamın kızı beni ziyaret etti.' his/her daughter 'My sister's daughter visited me.'
kızkardeş 'Kızkardeşim ile aramızda büyük problemler vardır.' sister 'There are big problems between me and my sister.'
kitapevi 'Bu ilde iki kitapevi var.' bookstore 'There are two bookstores in this province.'
kitaplık 'Kütüphaneci kitaplığı temizlemedi.' bookshelf 'The librarian did not clean the bookshelf.'
kilometre kare 'Dünyanın yüz ölçümü 510.100.000 km karedir .' square km 'The area of the earth is 510,100,000 square kilometers. '
koltuk 'Yeni bir koltuk almam lazım.' armchair 'I need to buy a new armchair.'
konservatuar 'Konservatuarın sekreteri mektup gönderdi.' conservatory 'The conservatory's secretary sent a letter.'
köpek 'Köpeği veterinere götürmen gerekiyor.' dog 'You need to take the dog to the vet.'
köşe 'Caminin köşesinde bekliyorum.' corner 'I am waiting at the corner of the mosque.'
köy 'Bu köyde garip bir şeyler oluyor.' village 'Something strange is happening in this village.'
kravat 'İş yerinde kravat takmanız lazım.' necktie 'You need to wear a necktie at work.'
klübe 'Klübenin tamir edilmesine gerek yok.' hut,cottage 'The cottage doesn't need to be fixed.'
kurt 'Dışarda altı kurt var.' wolf 'There are six wolves outside.'
kutu 'Küçük kutunun içinde ne vardır?' box 'What is inside the small box?'
kuzen 'Kaç tane kuzenin var?' cousin 'How many cousins do you have?'
maç 'Real Madrid maçı kolayca kazandı.' match,game 'Real Madrid won the match easily.'
mağaza 'Bu mağazada indirim var.' store,shop 'This store has discount.'
mahalle 'Gençler mahallede futbol oynuyor.' neighborhood 'The teenagers are playing a match in the neighborhood.'
makale 'Bu makaleyi tercüme eder misiniz?' article 'Would you translate this article?'
marka 'Hangi marka diş macunu kullanıyorsun?' brand name 'Which brand name tooth paste do you use?'
masa 'Parayı masanın üstüne bıraktım.' table,desk 'I left the money on top of the table.'
meslektaş 'Cihan Bey meslektaşı ile öğle yemeğine çıktı.' colleague 'Mr. Cihan went out to lunch with his colleague.'
meyhane 'Nerdeyse 10 yıldır bu meyhaneye uğramadım.' pub,bar 'For almost 10 years, I did not stop by this pub. '
mısır 'Mısırın rengi sarı.' corn 'The color of corn is yellow.'
misafir odası ''Misafir odasında iki koltuk var." living room ''There are two chairs in the living room."
mobilya 'Yeni evimize mobilya almamız lazım.' furniture 'We need to buy furniture for our new home.'
muayenehane 'Muayenehane 3. sokakta.' doctor's examination room 'The doctor's examination room is on the 3rd street.'
muhakkak 'Sen muhakkak haklısın.' definitely 'You are definitely right.'
mutfak 'Adamlar mutfakta salata yapıyor.' kitchen 'The men are making a salad in the kitchen.'
mümkün 'Hayatta her şey mümkün.' possible 'Everything is possible in life.'
müşteri 'Müşteri her zaman haklıdır.' customer 'The customer is always right.'
nehir 'Dicle ve Fırat Nehirleri Türkiye'nin en önemli nehirleridir. ' river 'Tigris and Euphrates Rivers are the most important rivers of Turkey.'
nezle 'Nezle oldum, bu yüzden işe gitmedim.' runny nose (common cold) 'I have the cold, that's why I didn't go to work.'
nihayet 'Nihayet ödevimi bitirdim.' finally 'Finally I finished my homework.'
nüfus 'Türkiye'nin nüfusu yaklaşık 83 milyon.' population 'Turkey's population is nearly 83 million.'
odacı 'Binanın odacısı istifa etti.' office janitor 'The building's office janitor resigned.'
oğlu 'Yaşlı adam oğlunu geçen yıl gördü.' his/her son 'The old man saw his son last year.'
oğul 'Oğlunuz kaç yaşında?' son 'How old is your son?'
oturma odası 'Tüm aile oturma odasında.' family room 'The entire family is in the family room.'
öğle yemeği 'Bugün öğle yemeği için ne pişirdin?' lunch 'What did you cook for lunch today?'
ön 'Evin önünde ağaçlar var.' front 'There are trees in front of the house.'
pencere 'Pencerenin önünde bir kuş var.' window 'There is a bird in front of the window.'
psikolog 'Psikoloğun fikrini değiştirmesi gerekiyor.' psychologist 'The psychologist needs to change his idea.'
rosto 'Dün akşam rosto yedim.' roast 'Last night I ate a roast.'
sabır 'Çocuklara öğretmek çok sabır gerektirir.' patience 'Teaching children requires a lot of patience.'
sağlıklı 'Sağlıklı olmak için ne yapmamız lazım?' healty 'What should we do to be healty?'
sandalye 'Kitap sandelyenin üstünde.' chair 'The book is on top of the chair.'
sarhoş 'Polis sarhoş sürücüye ceza verdi.' drunk 'The police gave the drunk driver a fine.'
sarı 'Çocuk odasının duvarları sarı.' yellow 'The children's room's walls are yellow.'
sefaret (büyükelçilik) 'Büyükelçilik sokağın karşısında. ' embassy 'The embassy is across the street.'
sözlük 'Sözlük kullanman şart değil.' dictionary 'You do not have to use a dictionary.'
şarküteri 'Şarküteri bizim evin sağında.' deli shop 'The deli shop is on the right side of our home.'
şart 'Eğitim şart.' obligatory, mandatory 'Education is obligatory.'
tahta 'Annem yemek yaparken tahta kaşık kullanıyor.' wooden 'My mother uses a wooden spoon when she cooks.'
takım 'Bir futbol takımında 11 oyuncu var.' team 'A soccer team has 11 players.'
taraf 'Hangi tarafı destekliyorsun?' side 'Which side do you support?'
tarla 'Koyunlar tarlanın ortasında. ' field 'The sheep are in the middle of the field.'
tavuk 'Bu çiftlikte hiç tavuk yok.' chicken 'There are no chickens in this farm.'
tencere 'Tencereler mutfak dolabının içinde.' saucepan 'The saucepans are in the kitchen closet.'
teyze 'Bu yaz teyzem ile tatile gidiyorum.' aunt(mother's sister) 'This summer I'm going on a vacation with my aunt.'
toprak 'Bu topraklar çok verimlidir.' land,soil 'These lands are very fertile.'
torun 'Dede torunları ile parka gitti.' grandchildren 'The grandfather went to the park with his grandchildren.'
Trakya 'Kuzenimin Trakya'da evi var.' Thrace 'My cousin has a house in Thrace.'
ulaşım 'İstanbul'da ulaşım zor mu?' transportation 'Is transportation difficult in Istanbul?'
yan 'Havuz evimizin yanında.' side 'The pool is on the side of our house.'
yasak 'Sigara içmek yasak.' forbidden 'Smoking is forbidden.'
yaş 'Eğitim 0-6 yaş grubu için çok önemli.' age 'Education is very important for the 0-6 age group.'
yaşında 'Teyzemin kızı 5 yaşındayken okula başladı.' in the age of 'My aunt's daughter started school while she was 5. '
yat 'Bizim yat almak için yeterli paramız yok.' yacht 'We do not have enough money to buy a yacht.'
yatak odası 'Yatak odasını hangi renge boyadın?' bedroom 'Which color did you paint the bedroom?'
yatak 'Bu markanın yatakları çok konforlu değil.' bed 'This brand's beds are not very comfortable.'
yazı 'Bu yazının konusu nedir?' writing,article 'What is the subject of this article?'
yeğen 'Yeğenlerinin resmi var mı?' niece,nephew 'Do you have pictures of your nieces/nephews?'
yemek odası 'Yemek odası tüm misafirler için yeterli değil.' dining room 'The dining room is not enough for all guests.'
yeterli 'Afrika'da çocuklar yeterli besin almıyor.' enough,sufficent 'In Africa, kids do not have enough food.'
yüksek 'New York'ta çok yüksek bina var.' high 'There are lots of high buildings in New York.'
yüzölçüm 'Tarlanın yüzölçümü nedir?' area 'What is the area of the field?'
zamanında 'Ben zamanında orada olmak zorundayım.' on time 'I have to be there on time.'
aramak 'Onu aramaktan vaz geçti.' to call/to look for 'He gave up calling him.'
değişir '' it is changed ''
değişmek 'Ders programı değişti.' to be changed 'The lesson program changed.'
değiştirmek 'Eşim yine evde bir şeyleri değiştirdi.' to changed something 'My wife changed something at home.'
doğmak '3 sene önce oğlum doğdu.' to be born '3 years ago my son was born.'
düzenlemek 'Ofisimi düzenlemem gerekiyor.' to organize 'I need to organize my office.'
gerekmek 'Senin yeni bir araba alman gerkiyor.' to be necessary 'You need to buy a new car.'
imzalamak 'Kadın boşanma kağıtlarını imzalamadı.' to sign 'The woman did not sign the divorce papers.'
inmek 'Türk Hava Yolları,İstanbul'a erken indi.' to land,to get off 'THY landed Istanbul early.'
kazanmak 'Olimpiyatlarda 8 madalya kazandılar.' to gain,to win 'They won 8 medals in the Olympics.'
restore etmek 'Dedem evini restore etti.' to restore 'My grandfather restored his house.'
yer ayırtmak 'Manzaralı çift kişilik bir oda ayırtmak istiyorum.' to reserve a place 'I want to reserve a double room.'
yola çıkmak 'Bu akşam yola çıktılar.' to hit the road 'This evening they hit the road.'
zayıflamak 'Ünlü şarkıcı 3 ayda zayıfladı.' to lose weight 'The famous singer lost weight in 3 months.'
Kolay gelsin '' May God help you ''
aman '' for God's sake,please ''
ayrıca da '' and also,in addition to that ''
bir haberim var '' I have a news(for you) ''
Doğum günün kutlu olsun '' Happy Birthday ''
Haydi '' Haydi ''
işte '' here it is ''
ne kadar şanslısın '' how lucky you are ''
Zusammenfassung anzeigen Zusammenfassung ausblenden

ähnlicher Inhalt

Turkish Basic Course Unit 01
Beyhan Kurt
flashcards
Klaudia Sz.
Turkish Basic Course Unit 01 with Sentences
Beyhan Kurt
Turkish Basic Course Unit 02
Beyhan Kurt
Turkish Basic Course Unit 07 with Sentences
Beyhan Kurt
Turkish Basic Course Unit 03
Beyhan Kurt
Turkish Basic Course Unit 05
Beyhan Kurt
Turkish Basic Course Unit 07
Beyhan Kurt
Turkish Basic Course Unit 08
Beyhan Kurt
Turkish Basic Course Unit 10
Beyhan Kurt
Turkish Basic Course Unit 08 with Sentences
Beyhan Kurt